Ekonomist Zelyut’un Analizi
Ekonomist Evren Devrim Zelyut, doların geçmiş ve geleceğiyle ilgili önemli bir analiz yaparak, Türkiye’nin ekonomik dönüşümünde birinci perdenin kapanıp ikinci perdenin açıldığına dikkat çekiyor. Zelyut’a göre, 2013 öncesi Türkiye’de adalet ve kalkınma vaat eden bir parti iktidardaydı ve dış ilişkiler sorunsuz bir şekilde devam ediyordu. Bu durum, ABD ve AB’den sermaye girişlerini beraberinde getiriyordu. Ancak Türkiye, bu dönemde dış sermayeyi ve zamanı dönüşüm için yeterince kullanmadı ve ekonomik kriz için zemin hazırladı.
Yapısal Reformların Eksikliği
Zelyut’a göre, Türkiye’nin en büyük hatası, bu dönemde yapısal reformlara yeterince odaklanmaması oldu. Özellikle sanayide dönüşüm için adımlar atılmadı ve ithalata dayalı üretim modeli sürdü. Eğitim sistemi de gereken dönüşümü geçirmedi ve düşük ve orta teknoloji içeren ürünlere mahkûm kalındı. Bu durum Türkiye’nin uluslararası piyasalarda rekabet edememesine ve ödemeler dengesi krizine neden oldu.
Doların Geleceği
Zelyut, 2013 sonrasında doların geleceğinde önemli değişikliklerin yaşandığına dikkat çekiyor. Küresel olarak dolar miktarının azalmaya başlamasıyla birlikte Türkiye’de de doların değeri yükseldi. Bunun nedeni, sıcak para olarak adlandırılan portföy yatırımlarının geri çekilmesidir. Türkiye’de düşen faiz oranları, dış yatırımların çıkmasına ve dolar miktarının azalmasına yol açtı. Sonuç olarak, doların değeri yükseldi.
İkinci Perdeye Doğru
Zelyut’a göre, Türkiye’nin ekonomik dönüşümünde ikinci perde açılıyor. Bu perdede, Türkiye’nin yüksek teknolojiye yatırım yapması ve sanayisini dönüştürmesi gerekiyor. Ayrıca, ithalata dayalı üretim modelinin yerine yerli üretimi teşvik etmek ve ihracat gelirlerini artırmak önemlidir. Yapısal reformlara odaklanmak, rekabet yeteneği olmayan firmaları desteklemek yerine rekabetçi firmaların gelişimini sağlamak gerekmektedir. Bu şekilde Türkiye, dışa bağımlılıktan kurtularak ekonomik istikrarı ve sürdürülebilir büyümeyi sağlayabilir.
Ekonomist Evren Devrim Zelyut’un doların geleceğine dair yaptığı bu değerlendirme, Türkiye’nin ekonomik dönüşümü ve yapısal reformlara odaklanmasının önemini vurguluyor. İkinci perdeye doğru atılacak adımlar, Türkiye’nin rekabet gücünü artırmasına ve ekonomik istikrarını sağlamasına yardımcı olacaktır. Bu dönemde, yüksek teknolojiye yatırım, yerli üretimi teşvik etme ve rekabetçi firmaların desteklenmesi gibi politikaların öncelikli olarak ele alınması gerekmektedir.