Deutsche Bank, Türkiye ekonomisi üzerine yayımladığı raporda, yeni kabine ve kritik kurumlardaki atamaların ardından daha ılımlı ve ortodoks bir para politikası karışımına dönülebileceğini tahmin etti. Raporda, TL’nin hızlı değer kaybının, ilk etapta büyük bir faiz artışını gerektirdiği ifade edildi.
Ekonomistler, enflasyonun Türkiye ekonomisindeki en büyük zorluk olmaya devam edeceğini ve arz-talep dengesizliği, depremin etkileri ve asgari ücret artışının da katkısıyla, yıl sonunda manşet enflasyonun yüzde 50’ye yaklaşabileceğini öngördü.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son toplantısında politika faizini değiştirmeyerek yüzde 8,5’te tutması göz önüne alındığında, ekonomistler yeni yöneticilerin daha ortodoks ve agresif bir para politikası uygulayacağını belirtti. Reel faiz oranının rekor düşük seviyede olduğu, düşük rezervler gibi faktörlerin de enflasyonist baskıları artırdığı vurgulandı.
Faiz Artışı Senaryoları
Rapor, Deutsche Bank’ın faiz artışı konusunda üzerinde durduğu iki senaryoyu açıkladı. İlk senaryoya göre, politika faizi tek seferde yüzde 25’e yükseltilebilir. İkinci senaryoda ise haziran ve temmuz aylarında üst üste faiz artırımı gerçekleştirilebilir. Bu senaryoda, faiz önce yüzde 18-20 aralığına çıkarılarak, temmuzda ise yüzde 25 seviyesine yükseltilebilir. Ancak bu artışın son olup olmayacağı, TL’nin hareketi ve portföy akışlarına bağlı olarak belirlenecek. Raporda, faiz oranının yüzde 30’un üzerine çıkma olasılığının da göz ardı edilmediği belirtildi.
Beklentiler ve Unsurlar
Deutsche Bank’ın raporunda, hükümetin denge sağlaması gerektiği vurgulandı. Faiz artışının büyük bir oranda gerekliliği belirtilirken, kredi büyümesinde çöküşün engellenmesi ve ekonomik istikrarın sağlanması için dengelemenin önemine dikkat çekildi.
Sonuç olarak, Deutsche Bank’ın tahmini, Türkiye Merkez Bankası’nın politika faizini yakın bir gelecekte yüzde 25 seviyesine çıkarabileceğini gösteriyor. Bu artışın ekonomik istikrarı sağlamaya yönelik bir adım olması bekleniyor. Ancak, faiz politikasıyla ilgili kesin kararlar, TL’nin değeri ve diğer ekonomik faktörlerin seyri ile birlikte belirlenecektir.